Hayat Var/ Bana neler oluyor?

16:36 Gönderen dexter_fernando


Bazı filmler vardır, izledikten sonra ‘Ne yapmış bu yönetmen?’ diye düşünürsünüz. Bu beyin jimnastiğinin sebebi ise, aslında o filmin daha önce sinemada rastlamadığınız farklı bir şey yapmasıdır. Uyguladığı şeyin, bir süre tartıp nerelerden beslendiğini çıkartsanız da temelde ‘orijinal’ bir film modeli dokuduğuna kanaat getirirsiniz. Hayatımda belli sayıda filmin sonunda böyle demişimdir, genelliklede Michael Haneke filmlerine fakat Reha Erdem'e dedim "Sen neler yaptın böyle?" Reha Erdem’den bahsederken, “Korkuyorum Anne” ve “Hayat Var” için ‘daha önce böyle bir şey görmemiştim’ tümcesi kullanılabilir. Evrensel anlamda özgün, farklı, yenilikçi, devrimci ve şaşırtıcı çalışmalardan, yeni bir film modeli yaratan yapıtlardan biri...Nihai toplamda ise ‘sinemada fark yaratan’ bir film. Yani Türk sinemasının ihtiyacı olan değişimi gerçekleştiriyor.

Hayat Var o kadar çok konuya değinen bir film ki neresini anlatsam diye düşünüyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki çok yönlü bir yönetmenin elinden çok yönlü bir film dünyanın bütün ünlü yönetmenlerinin tarzını deneyen deneysel bir çalışma. İç burkan bir dram... İşte türk sinemasının son zamanlarda yapılan en iyi filmlerinden biri... Bir çok ödülü hak eden fakat hakkı yenen filmlerden birisi bu filmdir. Öncelikle Reha Erdem, merkeze yerleştirdiği kahramanı 14 yaşında bir kızdan, yani henüz regl görmemiş bir karakterden seçiyor. Buradan bakınca, filmin İstanbul yaşamına naif bir bakış atacağına inanabilirsiniz. Fakat Reha Erdem son derece sinir bozucu ve izlemesi zor bir film yaratmak için 14 yaşındaki bir kızı seçiyor. 14 yaşındaki bir kız bu canavar şehirde daha sözünü kimseye geçiremiyorken neler yapabilir?
‘Dedesi yatalak, babası annesinden ayrıldıktan sonra yasadışı işler peşinde koştuğu için yalnız kalan bir kızın dramı’ gibi Yeşilçam’da çokça rastladığımız basit bir hikayeden ‘yeni bir film modeli’ çıkarmadığını görmek beni ne kadar duygulandırdı anlatamam... Bizi eskiden yazlık sinemalarda yasa boğan sinemayı yeşilçamı hatırlattığı için bile tebrik edilebilir. Bunun dışında müziklerininde bizi eskiye götürdüğünü söyleyerek aslında en iyi müzik dalında katıldığı festivallerden eli boş gelmemeliydi demek sanırım bana düşüyor. Hayat Reha Erdem için böyle bir istanbul... Şehrin ürettiği ‘negatif özelliklere sahip ve birilerine muhtaç insanlar’ın bir dışavurumular aslında. Bu yönleriyle de filmin bütün karakterlerinin anti-kahraman olduklarını söyleyebiliriz. Aslına bakılırsa yaşadığımız dünya bir istanbul biz ise eve dönemeyen kızgın çocuklarız sözüyle filmi anlatabilirim. Erdem, Türk değil dünya sinemasında bile eşine az rastlanır özgünlükte bir filmle çıkageliyor bu sefer. Filme bu denli coşkuyla yaklaşmamak için ise ya yaptığı birçok numaradan yorulmak ya da onları anlamamak lazım. Zira ‘Türkiye’nin sosyal yapısı, postmodern bir sinema diliyle nasıl devrimci bir film modeline yerleştirilir?’ Göndermeler içinde bir film, belki de sosyal içerikli bir baş kaldırış kesinlikle gözlerinizden bir damla da olsa yaş damlayacak.Eğer sizde benim gibim türk sinemasının kan kaybettiğini ve acil bir şekilde kana ihtiyacı olduğunu düşünüyorsanız, lütfen hababam sınıfın yeni serileri, maskeli beşleri izleyeceğinize paranızı bu filmlere yollayın. Sinemada böyle sinir bozucu şeyleri izleyemeyecek yapıdasanız kesinlikle tavsiye etmiyor. Bazılarınız feminizmin sinemadan daha önemli olduğunu düşünebilirsiniz. Hadi hep beraber hayatttt beni yoruyorsunnnn madem çok günah oyunu sen bozuyorsunnn. Sebebi çokk...

4 yorum:

  1. benay dedi ki...

    kalemine sağlık!
    ben minimalist Türk sinemasını izlemek için kendimi yeni yeni hazır hisseden bir sinemaseverim.. bu filmi de reha erdem'in katılımıyla gerçekleşen istanbul film festivali gösteriminde izlemiştim.. film sonunda seyircilerden biri "o bakkalın bizim bakkalımız olduğunu düşünmüyorum, siz Türk insanını tanıtırken bu bakkala yer vermekle iyi mi ettiniz?" tarzı bir soru sorunca Reha Erdem iyisiyle kötüsüyle tüm bu karakterler bizim insanımız ve ben onları oldukları gibi yansıttım demişti.. gerçekten de iyi ve kötüyü içinde barındıran insanlardan oluşan toplumlar da iyi ve kötüyü içinde barındırır ve bunları tüm doğallığıyla sinemaya aktaracan, kullandığı müziklerle de bize özgü değerlerden birine yer vermiş öylesine bir sinemacıya sahip olduğumuz için çok şanslıyız..
    ne yazdım ama dimi? demek ki söyleyecek çok şeyim varmış:) bu filmi siteme eklemek istediğimde bu kadar çok şey aklıma gelmemişti valla:)dur bu yazdıklarımı koyduğum bir yazı da ben ekleyim bloguma :p

  2. dexter_fernando dedi ki...

    Ekle, ekle bak ben o kadar çok beğendim ki korku temalı sitemde filme yer verdim. Reha Erdem mi her zaman tekdir etmişimdir.

  3. benay dedi ki...

    ekliyorum valla :)

  4. Travis dedi ki...

    elimizden geldiğince..inan:)

Yorum Gönder