Çıkış Yok

14:05 Gönderen dexter_fernando


Şiddet dolu hikayesini umulmadık bir karakterin üzerinden anlatıyor. Genç ve şefkatli Brandi, yaşlılar evinde fedakarca çalışan, tek başına hayat mücadelesi veren narin ve güzel genç bir kadın. Yaşlılara yaklaşımı o kadar saygılı ve merhamet dolu ki, onların tüm bakımını üstlenmekten, hatta altlarını temizlemekten bile çekinmiyor. Brandi’nin bu çalışma stili yöneticisinin de gözünden kaçmıyor ve onu terfi ettirmek için kolları sıvıyor. İşte Brandi, böylesine sıradan bir hayatın içinde, düzgün yol almaya çalışan, bunu da aslında başaran biri. Böyle bir yapıdan, yıkıcı bir şiddetin çıkması olanaksız görünüyor değil mi? Ama öyle olmuyor. Brandi bir akşam eve dönerken arabasıyla çarptığı Tom’u, değil tedavi için hastaneye götürmek, evinin garajına hapsederek, ölüme terk ediyor. Evsiz ve kimsesiz olan Tom, ağır yaralarına rağmen ölmüyor ve bu durum Brandi’yi daha da çıldırtıyor.

Özgün bir hikayesi var.Her ne kadar arada gerçeklikten uzaklaşmış olsa da böyle bir film için o kadarınıda gözden gelmek gerekir. Filmdeki en büyük yanlış Mena Suvari...Bunun dışında oyunculuklara sözüm yok çünkü, güzel ve farklı bir gerilim senaryosuna sahip olması Çıkış yok filminin bütün eksiklerin kapatıyor. Belki ufak tefek mantık hataları vardır. Fakat gözüme mantık hataları çarpmadılar. Akıcı olmadığı doğru fakat zaten bir aksiyon filmi değil bu yüzden sabırın bir erdem olmadığını düşünenlere uygun bir yapım değil. Michael Haneke filmlerine yakın bir anlatımı var. Korku türünden çok dramatik yanı ağır basan ağır bir gerilim değil. Fakat film bittikten sonra insanın kendisin sorgulaması gereken yapımlardan biri. Şiddet duygusunun en derinlerine inmeye çalışan deneysel bir film olarak gördüğümden o kadar çok şey beklemenizi dilerim. Hatta bağımsız bir yapım olarak hakkını veriyor. Film, ikilinin insanlık ve ilkellik arasında verdiği yaşam mücadelesi üzerinden ilerliyor. Korku ve gerilim filmlerinin yönetmeni Stuart Gordon, hikayesini felsefi bir zemine oturturken, gerilim sinemasının klişelerini kullanarak da seyircinin heyecanını taze tutuyor.
Bittikten sonra düşünmek, izlerken şaşırmak isteyenler izleyebilir. Farklı yapısı var bunun üstünde durmak lazım ve kesinlikle mısırpatlağı bir film değil. Felsefik temalı filmlerden hoşlanmıyor. Ve gerilim sineması hayranlarından değilseniz size pek birşeyler vaat edemeyecektir.

2 yorum:

  1. kişisel depresyon anları dedi ki...

    film gerçek bir hikayeden uyarlanmış, en azından filmin girişinde öyle yazıyordu. Gordon iyi bir film yapmış demek isterdim ancak nedense film bana biraz sıkıcı geldi. Tamam hikaye iyi, insan psikolojisine değinmiş. insanları kurtarmak için çalışan bir hemşirenin başına gelenler karşısında gösterdiği reaksiyonlar...
    sanki filmin baharatı eksikti. film ne çok içine çekiyor sizi ne de himayesi altına alıyor. farklı bir gerilim yapayım derken biraz abartılmış sanki. bazı mantık hataları da yok değil...

  2. dexter_fernando dedi ki...

    Kişisel Depresyon yorumlarınızı görmek ayrıca bizi mutlu etmiştir...

Yorum Gönder