Nekromantik

16:52 Gönderen dexter_fernando


Hayatımda izlediğim en iğrenç, en mide bulandırıcı film.

Kazalardan sonra kaza mahallini temizleyen JSA adlı bir şirkette (!! Cesetleri Seven Adamlar, nası şirket bu ya özelleştirmenin böylesine pes doğrusu?) işçi olarak çalışan bir genç adamın ölüler ve ölü iç organları ile ilgili saplantılı bir bağı vardır. Kaza yerlerinde buldukları cesetlerin ufak tefek parçalarını çaktırmadan eve getiren adamın en az kendisi kadar sapık bir de kız arkadaşı vardır. Bir gün bir çayırlıkta çürümüş bir ceset bulunur ve adamımız cesedi çaktırmadan komple yürüterek işleri büyütmeye karar verir. Cesedi eve getiren adam sevgilisinin takdiri ve sevinç gösterileri ile karşılanır. Cesetle üçlü sevişme yapan ve bundan büyük keyif alan sevgililerin arası, adamın işten kovulması ile açılır. Artık eve ölü arkadaş getiremeyecektir. Bu duruma bir hayli bozulan kız arkadaşı, adamı cesetle aldatır ve cesetle birlikte evi terk eder! Bundan sonra bunalım dolu günler adamı beklemektedir.

Eskiden filmi aldığımda ilk izlediğimde biraz izledikten sonra kapatıyordum. Çünkü bu filmin içindeki çoğu görüntüye hiç kimse dayanamasam desem abartmam. Üçlü sevişme sahnesi hayatımda gördüğüm en iğrenç şeydi. Umarım böyle bir şeyi bir daha görmem. Filmin bu sahnesi dışında, sondaki intihar sahnesini saymazsak bu kadar yoğun mide bulantıcı halleri yok aslında. Var tabi ki ama belli bir düzeyde ve tonda devam eden bir bulantı bu. Sevişme sahnesiyle bomba gibi patlayan mideler, akabinde korku dolu, her kapının ardından iğrenç bir şey çıkacak beklentisiyle yankılı bir bulantıya dönüşüyor. Bu kadar iğrendiği yıllar önce Cannıbal Holaust’u arkadaşlarla çay içerken yaşadığımı hatırlıyorum. Hele o müthiş mide bulandırıcı sonu yok mu? Anlatmayacağım…
Film iç organ, kan, irin, her türlü vücutsal ifrazat vs göstermekten çekinmiyor. Eğer korku filmleri izlemeyi alışkanlık haline getirenler buna alışkan olduklarından hiç bir şey olmaz. Fakat sen gidip böyle filmlere alışkan değilsen yazık haline. Efektlerin nasıl bu kadar iyi olduğunu, filmin yapım kalitesine (kalitesizliğine) baktığımızda anlayabilmek çok zor. Kimi kaynaklar, bu filmde efekt kullanılmadığını, cesetlerin ve organların gerçek olduklarını, başroldeki ikilinin de gerçek ölü seviciler olduğunu söylese de, ben buna inanmıyorum. Eğer sağlam bir mideniz varsa izleyin. Ama böyle gore unsuru yüksek filmi tavsiye etmiyorum. Yani kırmızı rengin hâkimliğini hemen, anlayacaksınız. Bundan önce daha hafif, daha kolay tüketilebilir, Henry: Portrait of A Serial Killer gibi filmleri izleyin, daha sonra bu anti-ortodoks ve çarpık nekrofili öyküsünü izlemeyi deneyin.
www.korkusitesi.com teşekkür ederiz.

0 yorum:

Yorum Gönder