28 Hafta Sonra

20:10 Gönderen dexter_fernando


Danny Boyle'un yönettiği 2002 tarihli "28 Gün Sonra"nın ("28 Days Later...") devam filmi "28 Hafta Sonra" ("28 Weeks Later"), hikâyeye ilk filmin kaldığı yerden devam ediyor; ancak ilk filmin sonunda kurtulan karakterlerin hiçbirine yer vermeden. Bu bakımdan, "Bahis" ("Intacto", 2001) ile tanınan İspanyol yönetmen Juan Carlos Fresnadillo'nun yönettiği "28 Hafta Sonra"yı bir devam filminden ziyade kendi başına bir film olarak değerlendirmek daha doğru olur. Yinede aralarında birer kıyaslama yapamadan duramayacağımız bir gerçek. "28 Gün Sonra", tipik bir Danny Boyle filminin temel özelliklerini taşıyordu ve bu bakımdan bir zombi filminden çok bir Danny Boyle filmiydi. En çok dikkat çeken özelliği, kimi sahnelerinde artan gerilime ve şiddete rağmen genel olarak temposu fazla yükselmeyen bir atmosfer filmi olmasıydı. Ve Danny boyle diğer filmlerinde de büyüleyici atmosferler yaratan bir yönetmen olduğunu kanıtlamıştır. Büyük bölümü ıssız Londra sokaklarında ya da sığınılan mekânlarda geçen film, tıpkı "Mezarını Derin Kaz" ("Shallow Grave", 1994) ya da "Gün Işığı" ("Sunshine") gibi, sıradışı olayların ortasında kalan bir grup karakterin bu olaylarla başa çıkma biçimlerine ve bu süreç içinde birbirleriyle kurdukları ilişkilere odaklanıyordu. Evet kısaca ilk filmi hatırladık. 2. Filmin konusuna gelirsek "28 Hafta Sonra", ilk filmde Britanya'yı saran dehşet günlerinde kırsal bölgedeki bir eve sığınan birkaç insanın kalabalık bir virüslü grubunun saldırısına uğramasıyla başlıyor. Film, belki de en iyi çekilmiş bölümü olan bu açılış sekansıyla hiç zaman kaybetmeden, gereksiz açıklamalara girişmeden izleyiciyi koltuğuna çivilemeyi başarıyor. Robert Carlyle ‘nin Don karakterindeki performansından bahsetmeden geçmemiz gerek. Adrenalini yüksek açılış sahnesinin ardından 28 hafta sonrasına, terk edilmiş Britanya adasına yeniden yerleşimlerin başladığı döneme geçiyoruz. Londra'nın merkezinde Amerikan ordusu tarafından oluşturulan güvenli bölge, sivil yerleşime açılıyor. Bu yeniden yapılanma süreci içinde resmi bir görev edinen Don, aylardır göremediği çocukları Tammy ve Andy'ye kavuşuyor. Ancak karısı Alice'in ve oğlu Andy'nin virüse bağışıklıkları, kısa bir süre içinde virüsün yeniden yayılmasına yol açıyor.

Virüsün beklenmedik bir hızla yayılması ve ordunun kontrolü kaybetmesiyle birlikte temposu iyice yükselen filmin politik göndermeleri de bu noktada yüzeye çıkıyor. Filmde virüslülerle sağlıklı insanların kapatıldıkları binadan dışarıya çıkmaya başlamaları üzerine kontrolün tamamen kaybedilmesi ve kimin sağlıklı, kimin virüslü olduğunun ayırt edilememesi ise, sadece ABD'nin değil, genel anlamda Batılı ülkelerin 'küresel terör' karşısındaki çaresizliğini, 'dost' ve 'düşman' tanımlarının çoğu zaman işleri çözmeye yardımcı olmadığını hatırlatıyor. Politik göndermeleri bir kenara bırakalım ilk filmin gölgesinde kalmayan 28 Hafta sonra yine de senaryodaki boşluklar yüzünden başarısı biraz düşürüyor. Tüm bunları kafaya takmamayı başarabilen izleyiciler içinse "28 Hafta Sonra" aksiyonu bol, gerilimi yüksek ve oldukça kanlı bir 100 dakika vaat ediyor. Üstelik kana doymayanlara virüsün tüm Avrupa'ya yayılmasının an meselesi olduğunu müjdeleyerek bitiyor. Filmi izleyen çoğu kişi devam filminin geleceğini biliyor. "28 Hafta Sonra", hem yönetmenlik anlayışı hem de anlatım biçimi açısından ilk filmden fazlasıyla farklı. Bol kanlı ve bol ses efektli gerilimden hoşlananlar bu filmi kaçırmasın. Virüslerin yola açtığı çıldırmış insanların yarattığı dehşetimsi atmosferi görmek isteyenler ve ilk filmin temposunu yavaş bulanlar bu filmi beğenecektir. Ama Danny Boyle atmosferini arayanlar ya da sallanan kameraları ve ani ses efektlerinden hoşlanmayanlar tavsiye etmem. Devam filmlerine alerjisi olanlar bile bu filmi sevecektir diye düşünüyorum. Şaka bir yana Devam filmleri hakkında bildiklerinizi kısa süreliğine unutun. İspanyol yönetmen, aksiyonu ve gerilimi fazlasıyla yüksek, sıkı bir filme imza atmış. Kanlı, hatta kimi sahneleri gerçekten tüyler ürpertici olmasına rağmen, terör ve paranoya döneminin bilincinde, aklı başında bir film var karşımızda. 28 Ay sonra’da görüşmek üzere…


Ahmet Türkan

0 yorum:

Yorum Gönder