Katakurilerin Mutluluğu

12:01 Gönderen dexter_fernando


Takashi Miike bu dünyaya gelmiş en sıra dışı ve tabir yerindeyse en manyak yönetmenidir. Ama bu manyaklığının sebebi elbette bir sağlık sorunundan gelmiyor. Bunun nedeni en kanlı sahneleri izleyicisinin gözüne sokarcasına göstermesi ya da sınır tanımaz grafik şiddeti olabilir. Anlamanız için şöyle bir şey kullanmak istiyorum; düşünün ki Michael Haneke filmlerinde bolca kan kullanıyor işte Takashi Miike böyle bir yönetmendir. Katakurilerin Mutluluğu filmi de bu hastalıklı beyinden çıkmış bir dehşet müzikali…

Bu filmi belki hiç izlemediniz. Aklınızda en azından bir görüntü oluşması için size kısaca birkaç kelimeyle filmin nasıl bir şekilde olduğunu anlatacağım. Çalıştığı firmanın yeniden yapılanması nedeniyle işini kaybetmesinin ardından, Katakuri Masao uzak dağlık bir alanda ufak bir tatil evi yapmıştır. Masao rüyasını gerçekleştirmiştir, ancak hiçbir misafir gelmemiştir. Nihayet, bir misafir geldiğinde, ertesi gün onun ölüsüyle karşılaşırlar. Polise bilgi vermek ise tatil yerinin itibarını zedeleyeceğinden , cesedi pansiyonun arkasındaki dağlık bölgeye gizlerler. Birkaç gün sonra, yeni misafirler gelir. Fakat ertesi sabah yine odada cesetler bulurlar. Cesetleri taşıyarak tüm aile bir kez daha dağlara giderler. Bu sırada şehirde, Shizue ismindeki kızkardeş Amerikan askeri Richard Sagawa ile karşılaşır. Shizue üstüne fazla düşmektedir ancak Sagawa sadece onu atlatmak için evlenmek istediğini söyler. Büyükbaba Nihei zihninden geçenleri keşfettiğinde, Sagawa'yı bir dövüş sırasında öldürür. Ardından, lanetli tatil evine mutlu haberler gelir. Tatil evinin yakınından yeni bir yol geçecektir. Ancak, bu yol tam olarak cesetleri gömdükleri yerdedir. Açıkçası hiçbir müzikal filminde bu kadar uçuk bir “gore” dozu kullanıldığını şait olmadım.


Zaten korku türünde bir elin parmaklarını geçmeyecek müzikal olduğunu düşünürsek farklı bir zevk bu filmi izlemek. Ama filmden örnek almamız gereken bir yer var. Mesela ölen insanları sırf mutlulukları bozulmasın diye gömüyorlar. Sıra dışı bir Takashi Miike filmi, insan bu filmi nasıl anlatacağını bilemiyor. Dili dolanıyor kısacası çok rahatsız edici bir film yani kendinizi zor toplayacağınız cinsten bir şey ortaya çıkmış. Takashi Miike’nin bizim psikolojimizi bozmak için elinden geleni yaptığını yapımlardan yalnızca biri. Onun sineması sıra dışı fikirlerle dolu bir eğlence kendi seveceği şeyleri çekiyor, insanların isteklerine hiç bakmayan dediğim dedik çaldığım düdük bir yönetmen Tarantino ve Roth’ un iltifatlarını da arkasına alarak hiçbir eleştirmenin dediklerini takmıyor. Ama diğer Miike filmlerine bakarak en başarısızı bu diğer filmlerinden ayıran noktası kesinlikle bir filmde olacak absürdlük seviyesinin bu filmde sınırın üstünde olması örnek vermek gerekirse buldukları ölülerin etrafında müzik eşliğinde dans etmelerini gösterebilirim. Katakurilerin Mutluluğu, müzikal severlerin bayılacağı türden bir örnek olmamakla beraber, türün neler kaldırabileceğini kanıtladığı için ilgi çekebilir. Kara komediyle harmanladığı filmi izlemek kesinlikle dayanılmaz Miike Katil Ichi ve Visitor Q filmlerinle bizi etkilemişti ama bunu ona hiç yakıştıramadım. Sound of Music ile kıyasaya dalga geçme çabasıyla filmin başarısının ne kadar yüksek olabileceğini hiç düşünmemiş. İnsan korku türünde bir müzikal görmek istiyorsa kesinlikle Katakurilerin Mutluluğunu izlememeli özellikle de Takashi Miike hayranlarına tavsiye etmiyorum. Boşu boşuna sevginizi azaltacak başarısız bir film izleme çabasına girmeyin. Takashi Miike’nın gerek düşüncelerini aktarmasında gerek karakterleri bize kabul ettirmedeki yolu bütün yönetmenlerden farklıdır. Miike sinemasını bizi bütün kanlarımızın bitene kadar emen bir vampire benzer. Filmlerinin hepsi saldırgan olduğundan hep insanlar tarafından kötü eleştirir. Ama yine de ben bu filmin Bu filmin, yönetmenin en iyi bulduğum iki filmi Audition ve Katil Ichi ile aynı kalitede olduğunu düşünüyorum.

Bu filmin aklınızda beğendiğiniz filmler arasında kalması dileğiyle sizinle Melisa Aydın adındaki arkadaşımın Takashi Miike sinemasını kısaca özetleyen bir alıntısıyla yazımı bitirmek istiyorum.”Uyku ile uyanıklık arasında kalmaya çalışın, gözlerinizin önüne garip, karmaşık, çarpıtılmış imgeler gelmeye başlar. Kavramlar birbirine girer, mesela böyle bir hayal devresinde, kendi kurguladığınız güzel hayallari görme olasılığınız yok denecek kadar azdır.Ama yine de bu garip durumu izlemeye devam eder bilinciniz, kendi tercihi ile.İşte Miike sineması böyle bir şeydir.” Melisa Aydın gerçekten Miike sinemasını bu kelime kümesiyle anlatıvermiş.

2 yorum:

  1. içten dedi ki...

    ohaa çok ilginç bir şeymiş bu ya izlemem lazım. çok güzel anlatmışsın ayrıca tebrik ederim. keşke afiş yerine filmin içinden br kaç kare koysaymışsın. bir de zombi temalı bir blog için burası fazla beyaz değil mi? renklerle biraz oynasan diyorum. ve tekrar oha diyorum film epey ilgimi çekti.

  2. dexter_fernando dedi ki...

    Evet, ben biraz sade tasarımları seviyorum. Ama en yakın zamanda oynayacağım biraz. Resim bulamadım yoksa koyacaktım.

Yorum Gönder