Şerefsiz Piçler ya da en iyisi sen bana Soysuzlar Çetesi de...

17:31 Gönderen dexter_fernando


Tarantino sinemanın dahi ve hastalıklı yönetmenlerinde fakat hasta olsa bile kesinlikle tedavi edilmemeli. Bütün filmlerini ayrı bir keyifle izlemişimdir. Fakat en çok sevdiklerim ilk göz bebeği rezervatuar köpekleri ile ucuz romandır. Fakat ben soysuzlar çetesin'de ayrı bir tad buldum. Bunun en büyük iki nedeni Tarantino'nun sıkıcı bir 2.dünya savaşı değilde eğlenceli bir 2.dünya savaşı filmi yapmasıydı. Diğer nedenim ise christoph waltz'ın müthiş oyunculuk performansıydı. Sinir edici fakat başarılı diyaloglar tarantino'nun aksiyon ve kan dozunu dengelediği tipik olayların hepsi bu filmde son derece ustacaydı. Sahneler ve müzikler tek kelime süper. Evet çoğu dediği kişilerin dediği gibi diyaloglar daha kısa tutulabilirmiş fakat sıkmadığı için bir sorun teşkil etmemekte...Bir Tarantino filmini izlediğinizin tamamen bilincinde oluyorsunuz film boyunca.Diyaloglar,çekimler hepsi buna işaret ediyor ve tabiki müziklerde öyle... Her filminde olduğu gibi müzik seçimleri harika. Şiddeti yine büyüklerin bu seferde savaşta eğlenmek için kullandığı bir öğe olarak yediriyor filme.Bolca kanlı sahneye rağmen rahatsız edici bir durum olarak göze çarpmıyor. Film kendine has Tarantino mizahınıda içinde barındıyor yine ve dalmadık su bırakmıyor.Göndermelerden birçok şey nasibini alıyor. Tarantino çok çabalayarak sinemada kendi dilini oluşturan sınırlı yönetmenlerden biri ve bu yönünü seviyorum. Bu film bir tarantino sanatı.

Başta filmin ismini olmasını planladığı "Bir zamanlar nazi işgalindeki Fransa'da"YI 1. bölümün ismi yaparak ve gerek müzikleriyle westernlere gönderme yapıyor. Filmdeki mizahta çok iyiydi. Filmin bildiğimiz nazi katliamı filmleriyle alakası yok ama, bu filmlerdeki "ha şimdi anladı, aman anlıyor mu, bu sefer anladı" duygusunu çok iyi geliştirmiş Tarantino. Takashi Miike gibi şiddetti insanın gözüne sokmaya çalışan bir yönetmen olarak algılanıyor. Ama tarantino yaptığı bu işi seviyor. Çoğu sahnedende anladığınız üzere eğlenerek çekiyor yapımlarının her birini. Tarihi bir konuda müzikleri kullanarak şiddet kullanımında elini ayarına dikkat ederek ve kendine has mizahınıda bu işe bulaştıran bir dahi. Derinlemesine oluşturulmuş karakterlerin uzun uzadıya analizlerinin yapılmasına olanak veren bir senaryo sonucunda onları en iyi yansıtacak aktörleri ve aktristleri de başarıyla seçmiş. Şöyle birşey düşünün mizah kullanımında o kadar zekiki bir çocuğun kafasını parçalatma sahnesinde bile sizi güldürüyor gibi. Ayrıca Eli Roth gibi kendi ellerinde yetişen yönetmenler ve usta yönetmenlerin de oyuncu olarak destekleri filmin çıtasının bir hayli yükselmesini sağlamış. Zaten belli ki tarantino bu konuda baya çalışmış emek vermiş. İkinci sınıf westernlerden kolaj olan bu yeni filmin çekim aşamasındayken kullanılan adı “Bastardi Senza Gloria”. “Inglorious Bastards” da bu ismin İngilizce'si oluyor. Türkçe’si de “Şerefsiz Piçler” gibi bir şey çıkıyor ki bu tam Tarantinoluk bir isim. Tabi biz “Soysuzlar Çetesi” demeye devam edelim. Fakat şerefsiz piçler adını ben daha çok sevdim. Amerika’nın Fransa köyünde! süper bir western havasında başlıyor film. İçiçe iki hikaye var. Biri Albay Hans Landa (muhteşem oyunculuğuya Christoph Waltz) önderiliğinde ailesi katledilen Shoshanna Drefyus adındaki yahudi kızın intikam hikayesi.. Diğeri ise boğazında yara izi olan (linç edilmekten kurtulmuş) Amerikalı teğmen Aldo Raine’nin(Brad Pitt) liderliğinde Nazi avlamaya gelmiş yahudilerden oluşan bir tim.Tarantino’nun rottentomatoes.com’a verdiği röportajında dediği gibi. “Daha çok ‘Ucuz Roman’a benzer bir tarzı var. Farklı hikayeleri olan karakterlerin yolları kesişiyor ve bir yöne doğru gidiyor. Hikayeler daha çeşitli fakat hepsi aslında tek bir hikayeyi anlatıyor., çünkü filme sürekli yeni karakterler dahil oluyor ve devam ediyor.” Film hiçbir yerde akışını bozmuyor sıkıyor. Ya da izleyeni kendinden kopartmıyor.Tam Tarantinoluk diyelim, hayranları anlayacaktır. Suikast yapacakları gala gecesini planlayan Alman aktrist’in bodrum katındaki bir barda buluşmaları, daha sonra tamamen bara takılan Alman aslerleri ile ilgili bir yöne gidiyor.. (Rezervuar Köpekleri’ne benzetilen sahne) Anlayacağınız üzere Tarantinı bütün filmlerindeki deneyimleri bu filme katarak birşeyler yapmaya çalışmış bu yönünde bu filmi tarantino'nun değişik filmlerinden hangisi severseniz sevin bunu da seveceksiniz. Tarantinosever olarak biraz torpilli bir puan verdiğimi de söylemeliyim.Belki Tarantino'nun en yavaş filmlerinden filmi fakat en iyi 3.filmi olduğunu size söylemem gerek. İstediğin kadar beklentilerinizi yüksek tutun yılın en iyi filmi olmasa bile yılın en çok eğlendiren filmi olabilir. Zincirleme hızlı tempolu bir Quentin Tarantino filmi gibidir. Konusu 2. Dünya Savaşında geçer ama 2. Dünya Savaşı filmi değildir. Bir Tarantino filminden bekleyebileceğiniz hız, heyecan, gerilim ve şiddet unsurlarının hepsini içerir. Ancak bunların yanısıra daha önce hiç görmediğimiz bir ana teması vardır. Son zamanların en iyi filmlerinden biri. İyi seyirler...

1 yorum:

  1. Unknown dedi ki...

    yazı güzel ama waltz ve müzik konusu hariç sana katılmıyorum...tarantino'nun belki de en kötü filmi...

    özgün olmaktan çok esinlenen bir yönetmen olması filmlerinin değerini düşürüyor...

    blogda ben de kısa birşeyler yazmıştım...

Yorum Gönder