Yüksek Tansiyon/ High Tension
11:35 Gönderen dexter_fernando
Yüksek Tansiyon ne kadar güzel ve vurucu bir filmde olsa kendi ülkesinde korkuya öcü gibi bakan insanlardan destek alamadı. Ama bu yinede yurt dışındaki başarısını durduramadı. Peki ama Yüksek Tansiyonun kaynağı neydi? Kaynağına ise 70’ler İtalyan korku sinemasındaki tür kırması örnekleri ve onların stilize görsel yapılarını, 60’ların istismar filmlerini, 70’lerin Amerikan slasher filmlerini alırken, arka planına da elbette ‘Fransız sanat sineması’ geleneğinin alt metinlerini yerleştiriyordu. Zira film, özünde lezbiyen bir aşk hikayesiydi. Ancak bu öykü, slasher, istismar filmi ve splatter film kalıplarıyla anlatılıyordu. Zaten bütün özgünlüğü de buradan geliyordu. Hem psikolojik ve felsefik olarak zengin, hem de korkutucu ve mide zorlayıcı bir filmdi. Eskilerde unutulan İstismar sineması ögelerini günümüze getiriyor ve bizi son derece zorluyordu. Ama yinede modernleşen insanların olaylara modern bakış açısı bir İstismar sineması örneği olmasını engelledi. Ama yüksek tansiyonun son derece güçlü bir film olan Teksas Katliamından güç alarak Kırsal kesimde yaşayan insanların şiddette yakınlığını anlatmayı son derece iyi başarıyordu.Hitckcockun Pschosu ve De Palmanın Dressed To Killi (ki bu film çok iyi olmasına rağmen buram buram Pscho kokar ama taklitten ziyade bir saygı sunuşudur) tarzında şok edici bir sonla bitiyor film. Çoğu arkadaşımı ve beni de ters köşeye yatırmış bir filmdir. Fakat bu izleyiciyi şaşırtmaktan çok izleyiciyi aptal yerine koymak olabilir. Fakat yine de bunu kafaya takmamak lazım. Filmin son derece sert ve izlemesi zor olduğunu söylemek isterim. Bu yüzden çoğu ülkede yasaklanmış sonra yasağı kaldırılmıştır. Alexandra Aja'nın en iyi filmdir. Dinamik, etkileyici ve heyecan verici bir film..
Marie, Alex’e yardım edeceğine söz verir ve katilden saklanarak hayatlarını kurtarmaya çalışır. Acaba Marie bu zorlu mücadeleden arkadaşıyla sağ kurtulabilecek midir? Acaba her şey göründüğü gibi midir?
21 Ağustos 2009 12:39
Gerçekten aptal yerine koymak denebilir bu duruma. Ama çok da şık biçimde yapmış. İyi bir film. Bu filmin tek kötü yanı Dean R. Koontz'un "INtensity" isimli romanının ilk seksen sayfasını neredeyse aynen kopyalanıp almış olmasına rağmen filmin sonunda ilgili romanın bir biçimde referans olarak gösterilmemiş olması. Tek farkı romanda katil ile ilgili çok sayıda flashback olması.
21 Ağustos 2009 15:09
yorumununa sağlık.. blogcular yakında fransız korku sinemasıyla ilgili geniş bir yazıyı sizin kaleminizden eylülde okuyacaklar inşallah:)
21 Ağustos 2009 16:10
İnşallah :)